Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

10 MAYIS 2024

09 Mayıs 2024 Perşembe 10:41
Murat Erşahin Sinemadan Çıkmış İnsan

10 Mayıs… 77. Cannes Film Festivali, 14-25 Mayıs 2024 tarihleri arasında gerçekleşecek. Daha önce duyurduğumuz gibi ana yarışmada Altın Palmiye’ye ulaşmak için birçok usta isim yer alıyor bu yıl. Francis Ford Coppola, David Cronenberg, Yorgos Lanthimos, Paul Schrader, Jacques Audiard ve Paolo Sorrentino bu önemli isimlerden bazıları. 

Bizim gündeme dönersek, her hafta çok sayıda film giriyor vizyona. Geçen hafta on dört, bu hafta ise on. İzleyicisi de aynı oranda bol olsun diyoruz. 
 
Sabahattin Ali’nin ‘Mayıs’ adlı şiiriyle karşılayalım 10 Mayıs haftasını biz de…

‘Mayıs, ayların gülüdür,
Taze bir çiçek dalıdır,
İçerim ateş doludur;
Mayıs’ta gönlüm delidir.

Yeşil dağlara göçülür,
Kırmızı şaraplar içilir;
Yarim dökülüp saçılır,
Mayıs’ta gönlüm delidir.

Göklere karşı yatılır,
Dertlerimiz unutulur;
Eski sevgiler atılır;
Mayıs‘ta gönlüm delidir.

Uzakta kuşlar seslenir;
Gönlüm genişler beslenir;
Yaşamağa heveslenir,
Mayıs’ta gönlüm delidir.

Yumuşak rüzgarlar eser;
Çimenlerde yarim gezer,
Yanılır, bana gülümser;
Mayıs’ta gönlüm delidir.’

 

 

SİNEMA TARİHİNDEN 5 KLASİK

Ahí está el detalle
(Yönetmen: Juan Bustillo Oro / 1940)

Los Olvidados
(Yönetmen: Luis Buñuel / 1950)

Gan
(Yönetmen: Shirô Toyoda / 1953)

Macario
(Yönetmen: Roberto Gavaldón / 1960)

Bodas de sangre / Kanlı Düğün
(Yönetmen: Carlos Saura / 1981)

 


HAFTA SONU AİLE SİNEMASI

ANNE VE BABA İÇİN

Breaking the Waves / Dalgaları Aşmak
(Yönetmen: Lars von Trier / 1996)

Happiness / Mutluluk
(Yönetmen: Todd Solondz / 1998)

Margot at the Wedding / Kız Kardeşim Evleniyor
(Yönetmen: Noah Baumbach / 2007)


ÇOCUKLAR İÇİN

Monster House / Canavar Ev)
(Yönetmen: Gil Kenan / 2006)

Coralin / Koralin ve Gizli Dünya
(Yönetmen: Henry Selick / 2009)

Rango
(Yönetmen: Gore Verbinski / 2011)

 

 

Vizyonda bu hafta (10 Mayıs 2024)

Beşi yerli yapım olmak üzere, toplam on yeni filme ev sahipliği yapıyor 10 Mayıs vizyonu! Notlarımız arasında geniş olarak yer alan tek film Filiz Kuka’nın yazıp yönettiği ‘Yüzleşme’ adlı dram.

 

YÜZLEŞME

 -Can acıtan gerçekler üzerine-  

Hatice, hastalığı boyunca annesiyle ilgilenen Evren adındaki hasta bakıcının, annesinin ölümüne sebep olduğunu öğrendiğinde kendisini bir çıkmazda bulur. Filiz Kuka’nın yazıp yönettiği dramda başlıca rolleri Asiye Dinçsoy, Okan Urun, Nilay Erdönmez, Güneş Sayın, Mutlu Güney, Tülay Bursa, Fatih Sevdi ve Mehmet Bilge Aslan üstleniyorlar. Hızır, uzun süredir yoğun bakımda olan eşi Halime’yi kaybetmiştir. Kızı Hatice, annesinin hastalığı boyunca özverili bir şekilde yardımını esirgemeyen hastabakıcı Evren’in, annesinin ölümüne sebep olduğunu öğrendiğinde bu gerçeği bir sır olarak saklaması gerektiğini düşünse de bu ahlaki ikileme daha fazla dayanamayıp, durumu kız kardeşi Kader’e anlatır. İtiraflar, işin içine polisin girip girmemesi konusunda yaşanan kararsızlıklar, hisler ve gerçekler, ailece yenilen bir akşam yemeğinde yaşanacak gerçek bir yüzleşmeye neden olacaktır.   

Prömiyerini geçen yıl ‘Ulusal Yarışma’ bölümünde yer aldığı 42. İstanbul Film Festivali’nde gerçekleştiren dram, can acıtan gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalan sıradan insanlar üzerine. Pişmanlıklar, sorumluluklar, vicdan azabı, dinmeyen sızı, özveri, ahlaki çıkmazlar, itiraflar, ölüm, yaşıyor olmak ve varoluş denen o ağır yük… Soru işaretlerini kimi boşluklara kurban eden senaryo, başlarda Michel Franco’nun 2015 tarihli, başrolünde Tim Roth’un döktürdüğü ‘Chronic / Kronik’ adlı koyu dramı akla getirse de film; ilerleyen dakikalarda bambaşka bir yere evrilip, sahicilik adına muallak bir bölgede dolanıyor. Göze aldığı uçurum kenarında dolaşmaktan vazgeçip karanlık bir bilinmezde kendi kendine mırıldanıyor sanki. Şafak Ildız’ın görüntü yönetmenliği ve oyuncu performansları en iyi tarafı öykünün. (2,5 / 5)         

 

Haftanın diğer yenilerine bakacak olursak… Sezar’ın saltanatını takip eden birkaç neslin gelecekte, baskın tür olan maymunların uyumlu bir şekilde yaşarken insanların gölgede yaşamaya mecbur kaldığı bir dünyaya tanık olacağımız ‘Kingdom of the Planet of the Apes / Maymunalar Cehennemi: Yeni Krallık’, ‘Maze Runner / Labirent’ üçlemesine imzasını atan Wes Ball tarafından yönetilmiş. Yeni acımasız maymun lideri, imparatorluğunu kurarken; genç bir maymun, geçmiş hakkında bildiklerini sorgulayacağı zorlu bir yolculuğa çıkar. Bu yolculuk, onun hem maymunlar hem de insanların geleceğini tanımlayacak seçimler yapmasına neden olacaktır. Freya Allen, Kevin Durand, Dichen Lachman, Owen Teague, Lydia Peckham, Peter Macon, Sara Wiseman ve usta aktör William H. Macy, bilimkurgu aksiyonun oyuncu kadrosunu oluşturan isimler.
Ante Novakovic’in yönettiği korku-gerilim ‘Bloodline Killer / Gece Avı’, sakin bir yaşam sürmek isterken geçmişleriyle yüzleşmek zorunda kalan bir ailenin ürkütücü öyküsü. Moira Cole’un hayatı, arkadaşları ve ailesinin dengesiz ve takıntılı kuzeni Lee Morris tarafından vahşice öldürülmesinin ardından paramparça olur. Hayatına devam etmeye çalışan Moira, yaşanan trajediden etkilenen iki oğluyla birlikte sakin bir banliyö kasabasına yerleşir. Moira, kendisine yeni bir dünya inşa etmeye çalışırken, geçmişi bir film serisinin parçası olmak için tekrar açılır. Film çekimleri sırasında kasabada beklenmedik karanlık olaylar meydana gelmeye başlar. Başrolde ‘Saw / Testere’ serisi ile tanıdığımız Shawnee Smith’in yer aldığı dehşet dolu yapımın diğer önemli rollerini Taryn Manning, Drew Moerlein, Tyrese Gibson ve usta aktör Bruce Dern üstleniyorlar. 
‘The Red Shoes: Next Step / Kırmızı Pabuçlar’… Sam için her şey harikadır. Tutkunu olduğu tek aşkı olan dans hayatının tek amacıdır. Dans kariyerinin en önemli adımını atar ve Kırmızı Pabuçlar adlı bale temsilinde başrolü alır. Dünya onun olmuştur adeta fakat her şey kaderin bir cilvesi sonucu sonsuza dek mahvolur. Temsil gecesi kardeşi Annie’nin trajik bir kaza sonucu yaşamını yitirmesi Sam’in uluslararası bale akademisini bırakmasına neden olur. Jesse Ahern ve Joanna Samuel’in birlikte yönettikleri dramın başrolünde Juliet Doherty’i izliyoruz. Lauren Esposito, Joel Burke, Carolyn Bock ve Primrose Kern oyuncu kadrosunu oluşturan diğer isimler.
‘Bei Ken xiong 2: Jinpai tegong / Süper Ajan Bernard: Görev Mars’, Çin yapımı bir animasyon. Yönetmen koltuğunda oturan isimse Zhang Yang. Şanssız ajan Bernard, itibarını yeniden kazanmak için Mars görevine gizlice girer, ancak beklenmedik bir şekilde Mars’taki gizemli dünyaya girer ve Marslı canavarla arkadaş olur. Ajan, onuru ve dostluğu arasında eşi benzeri görülmemiş bir sınavla karşı karşıya kalacaktır. 
Elena Galdobina’nın yazıp yönettiği animasyon ‘The Barkers Pursuit of Adventure / Süper Köpekler’ Rusya yapımı. Büyük abi Cino bir bilim insanını gözüne girmeye çalışırken Lisa bir dans yarışmasını kazanmanın peşine düşer, Minik Aliş ise Aleks ve Tima’nın futbol konusundaki anlaşmazlığının önüne geçmek ve onları barıştırmak için barış elçisi olmaya karar verir. 
Senaryosunu Cavidan Balcı’nın kaleme aldığı, yönetmen koltuğunda Kamil Çetin’in oturduğu ‘Çingene Kızı Zeugma’, bir romantik komedi örneği. Amerika’dan Gaziantep Zeugma müzesine getirilen çingene kızı mozaiğini herkes heyecanla beklemektedir. Müze müdürü Esra ve güvenlik görevlisi Zeki kadar heyecanlı birileri daha vardır: Barbaros ve adamları... Mozaik bir anda ortadan kaybolunca herkes birbirinden şüphelenmeye başlar, peki mozaiği kim çalmıştır? İnan Ulaş Torun, Aysel Nazım, Serkan Şengül, Orhan Aydın ve Altan Erkekli oyuncu kadrosunun öne çıkan isimleri. 
Sıradan iki buzdolabının iki ailenin başına nasıl dertler açabileceğini mizahi bir dille perdeye yansıtan komedi ‘Beyaz Eşya’, Hakan Eser tarafından yönetilmiş. Senaryosunu Mehmer Suat Özkan’ın kaleme aldığı yapımda başlıca rolleri, Özge Yağız, Burak Sevinç, Ferit Aktuğ, Sarp Bozkurt, Bahtiyar Engin ve Metin Coşkun üstleniyorlar.
Bir evlilik vesilesiyle bir araya gelen Türkiyeli bir aile ile Azerbaycanlı bir ailenin birbirilerini söyledikleri yalanlar sonucu gelişen olayları konu alan komedi ‘Görücü’, İlham Yaşaroğlu tarafından yönetilmiş. Meral Konrat, Elgiz Ekber, Hatun Eliyava, Pervane Tahirkızı ve Barış Kömürcüoğlu, oyuncu kadrosunda yer alan isimler.
Mert Uzunmehmet’in yönettiği korku türündeki ‘Makka: Cinn-i Azap’, inancının gücünden emin olmayan on iki yaşındaki Leyla’nın, cin çağırma ve kara büyü ritüellerinde kullanılan objeler ile temas etmesi sonucunda gelişen ürkütücü olayları öykülüyor. Oğuzhan Mengübeti, Yağmur Körpe, Raziye Tokgöz, Beray Naz Akyıldız, Hakan Susuz ve Mete Gözen, filmin oyuncuları.
İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın!

İyi seyirler herkese!

 


TARİHTE BU HAFTA
On bir ve beş yıl öncesine, 2013 ve 2019 yıllarına dönüyor, tarihte bu haftayı anımsıyoruz!


Vizyonda bu hafta (10 Mayıs 2013)

Vizyona bu hafta merhaba diyecek yeni film sayısı dokuz. Notlarımızda beş film yer alıyor. Yerli film ‘Gitme Baba’, ‘Spring Breakers / Bahar Tatili’ adlı gençlik komedisi, ilki 2010 yapımı olan korku filminin ikinci halkası ‘The Last Exocism 2 / Son Ayin Bölüm 2’ ile Hindistan yapımı romantik komedi ‘Barfi / Barfi: Aşkın Dile İhtiyacı Yoktur’, notlarımızda yer alamayan filmler. İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanı pamuklar arasında yaşatmaya devam edin. Sokakları tıka basa sinemadan çıkmayanlarla dolu bildiğiniz üzere! Herkese iyi seyirler.

 

KOD ADI: OLYMPUS
Beyaz Saray’a saldıran bir grup terörist, kontrolü ele geçirip, ABD başkanını rehin alırlar. Teröristler en ufak detaya dek, bütün hamlelerini planlamışlardır. Hesapta olmayan tek şeyse, başkanın eski yakın koruması olan gizli servis ajanıdır. 11 Eylül izleğindeki aksiyonda, düşman bu kez Orta Doğu’dan değil, Kuzey Kore’den geliyor. Son derece milliyetçi, muhafazakâr, hesaplı yapımı, Antoine Fuqua yönetmiş. Başrolde ise ‘300 / 300 Spartalı’nın Kral Leonidas’ı Gerard Butler yer alıyor. ABD Başkanını Aaron Eckhart canlandırırken, diğer önemli rolleri usta aktör Morgan Freeman, Rick Yune, Angela Bassett, Dylan McDermott, Cole Hauser, Melissa Leo, Radha Mitchell ve filmin henüz başında bir kaza sonucu hayatını yitiren ‘First Lady’ rolünde Ashley Judd üstleniyorlar. Özetle, çakma bir ‘Die Hard / Zor Ölüm’ perdede duran. Nerede bu akla seza aksiyon curcunası, nerede memur John McClane’in, tek başına verdiği savaşlar… ‘Training Day / İlk Gün’ gibi kaliteli bir yapımı imzalamış ve çıtayı belli bir seviyenin altına düşürmemiş Fuqua açısından büyük bir düşüş olarak adlandırabiliriz son derece suya tirit bu aksiyonu. ABD’nin Kuzey Kore’den korkutucu düşman yaratma ve geliştirme hamlesi, Pentagon’un onayıyla perdeye yansımış sipariş bir ‘ara gaz’ filmi. (1,5 / 5)

 

AKLIMI OYNATACAĞIM
Mexico City’ye giden uçak, iniş takımlarında meydana gelen bir arıza nedeniyle acil iniş için uygun bir havalimanı buluncaya kadar havada tur atmak zorundadır. Durumu fark eden ‘Business Class’ yolcuları, kıdemli kabin görevlileri ve pilot ile yardımcısıyla birlikte, ölümle burun buruna gelince, mahrem sırlarını, dertlerini, kimliklerini ve hasletlerini paylaşırlar. Ekonomik sınıf yolcuları ise bazı hosteslerle birlikte uyutulmuşlardır. Pedro Almodóvar ustanın belki de en hafif ve en önemsiz işi ama yine de hoş, zeki ve leziz anlar içeriyor. İncelikli her şeyden önce. Sınıf farklılıkları, kapitalist ahlaksızlık, moral değerler, cinsellik, insan zavallılığı, aşk, tutku ve kendini sorgulama, havadaki bir uçağın içinde, farklı ve zengin bir karakter galerisinde yaşanıyor. Yönetmenin kadim oyuncuları, yıldız isimler, Antonio Banderas ile Penélope Cruz, filmin hemen başında kısacık bir sahnede de olsa, ilk kez bir arada yansıyorlar perdeye. Kadronun gerisi, usta ve çılgın yönetmenin tanıdık ekibinden. Uçucu ama keyifli! (2,5 / 5)

 

KİMLİK HIRSIZI
‘Horrible Bosses / Patrondan Kurtulma Sanatı’ adlı komedinin gişe başarısı, yaratıcılarını yeni bir komediye sevk etmiş görünüyor. Yönetmen yine Seth Gordon. Oyuncusu Jason Bateman ise filmin başrol ortaklarından ve yapımcılarından biri. Bateman’ın rol arkadaşı ise ‘Biredsmaids / Nedimeler’ ile ‘en iyi yardımcı kadın oyuncu’ dalında Oscar adayı olan orkinos etli sevimli Melissa McCrathy. Pırıltılar saçan bir aktris McCarthy. İyi projelerde ve iyi bir yönetmenin elinde müthiş performanslar sergileyebilir. Gelelim filme, hoş ama biraz boş bir öykü. Başka bir şehirde yaşayan ve kadın ismine sahip bir erkeğin kimliğini ve kredi kartlarını kullanan kadın ve onunla yüzleşip, kendini aklamak için 2000 mil kat ederek yollara düşen adamın öyküsü bazı anlar gülümsetiyor. Bir yol filmi özetle, suç filmlerine göz kırpan komedi. Bir dostluk hikâyesi olarak da bakılabilir öte yandan. İzleniyor ama iz bıraktığı söylenemez. (2 / 5)

 

EKSİK SAYFALAR
Akıllara seza bir yerli film. Patronu intihar eden bir şirketin sekiz üst düzey çalışanı, kendilerine kurulan tuzaklar sonrası, bilmedikleri bir yerde bir araya gelirler. Şirketin yeni sahibi olduğunu söyleyen bir yabancı ve adamı, onlara, sonu kan ve ölümle biten görevler verecektir. Son derece klişe ve tanıdık öykü, her noktası arızalı bir senaryoda özenti bir yerli örnek olarak yansımış perdeye. ‘Cube / Küp’, ‘Saw / Testere’ gibi popüler korku-gerilim serilerini andıran yerli gerilim örneği, özellikle İspanyol yapımı ‘La habitación de Fermat / Kapan’ adlı korku-gerilimden epey esin almış gibi. Son tahlilde, ‘nereden baksan tutarsızlık’ diyebiliriz! (0,5 / 5)

 

BERNIE’NİN SUÇU NE?
Teksas’ın küçük bir kasabasında, cenaze levazımatı konusunda uzman bir isim yaşıyor Bernie. Neredeyse bütün kasabanın, yediden yetmişe herkesin sevgilisi. Kanatsız bir iyilik meleği deniyor ona. İşini çok iyi yapıyor. Defin işlemlerinden, ilahi seslendirmeye kadar üstelik. Eşini kaybeden dullarla, en ufak bir çıkar beklemeden yakında ilgileniyor. Günün birinde, eşini yeni kaybetmiş zengin bir dul çıkıyor karşısına. Aynı standart davranışı ona da gösteriyor ama kadın, Bernie’nin bu yardımlarını ve iyi niyetini fazla istismar ediyor. Adamın üzerinde korkunç bir baskı kuruyor ve Bernie’yi bir uşak, bir bahçıvan, bir şoför, bir eş, bir çocuk, kısaca, bir köle gibi kullanmaya başlıyor. Canına yetiyor Bernie’nin günün birinde ve bir Armadillo tüfeği ile dört kez vuruyor yaşlı kadını. Sonra onu, ilerde bir tarihte defin işlemlerini bizzat gerçekleştirmek üzere derin dondurucuya koyuyor. Kadından ses çıkmayınca kimse şüphelenmiyor tabii Bernie’den. Kadının finans ve yatırım uzmanının artan merakı sonrası, olaydan altı ay sonra bulunuyor ceset ve Bernie yakalanıyor. Rafine yönetmen Richard Linklater, doğup büyüdüğü, çok iyi bildiği Teksas’ı, dolayısıyla ABD’nin o bölgesini taşımış perdeye. İnce bir mizahın yanında; din, inanç, ahlak, politika ve insanlık halleri. Gerçek bir olaydan, yaşanmış bir cinayet suçundan uyarlanmış film. Skip Hollandsworth’un, ‘Texas Monthly’de yayımlanan bir makalesinden adapte edilmiş. Gerçek kasaba halkı ile yapılmış röportajlar ve kurgulanmış öyküden oluşuyor ilginç dram. Bernie Tiede’yi tanımış insanlar, onun ne kadar muhteşem biri olduğunu anlatırken, Linklater, yarattığı kurguda, olayı bütün çıplaklığıyla algılayabilmemiz için çabalıyor. ABD insanının hayatı ve sistemi kavrayışı üzerine sosyolojik ve psikolojik bir çalışma film öte yandan. Başrolü üstlenen Jack Black döktürmüş. Usta aktris Shirley MacLaine ve Matthew McConaughey, filmin diğer yıldız isimleri. Zeki ve ilginç denebilir film için. (3 / 5)

 


Vizyonda bu hafta (10 Mayıs 2019)
İkisi yerli yapım olmak üzere, toplam yedi yeni film merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. İyi seyirler herkese.


ADALETSİZ
-Suç, adalet ve talih!-

Brett Ridgeman ve Anthony Lurasetti, bir zanlıya uyguladıkları şiddetin görüntülerinin, medyaya yansıması sonucu açığa alınan, eski usul çalışan iki ‘kirli’ polistir. Adaletin ortalıkta olmadığı tekinsiz ‘boşlukta’ parasız kaldıklarında, kendilerini hiç ummadıkları olayların içinde bulur iki polis. 

‘Bone Tomahawk / Kemik Balta’ ve ‘Brawl in Cell Block 99 / 99. Blok’ adlı sert, tavizsiz ve karanlık filmlerin yaratıcısı, kendine özgü stiliyle öne çıkan, aynı zamanda metal müzisyeni ve romancı kartvizitlerine sahip S. Craig Zahler’in yazıp yönettiği aksiyonu yüksek suç gerilimi, adalet ve suç kavramlarını, gündelik hayatın kuralsız tuhaflığı, şiddeti, nobran duyarsızlığı ve kaderiyle harmanlanmış. Kendisini şimdiye kadar izlemediğimiz bir rolde gayet iyi performans sergileyen usta oyuncu Mel Gibson ve Zahler’in başucu oyuncusu, her rolün adamı Vince Vaughn, karşılıklı döktürürlerken, ikiliye; Tory Kittles, Michael Jai White, Jennifer Carpenter, Laurie Holden, Fred Melamed ile birlikte başarılı Alman aktör Thomas Kretschmann ve iki sürpriz yıldız; Don Johnson ile emektar Udo Kier eşlik ediyorlar.
Şiddet eğilimli, ırkçı, işleri eski usul yöntemlerle yürütmeye çalışan iki polis, küçük korunaksız insanın çevresinde habersiz dönen kirli tezgahlar, acımasız katiller, insan hayatının değer-değersizliği, kader denen tuhaf kurgu, garibanlık, kan, ter, gözyaşı ve gezegene gerçek yörüngesini veren içsel adalet… Tedirgin edici sokakların karanlık fonunda geçen can pazarı öyküsü, yönetmenin gözü sayılabilecek görüntü yönetmeni, Benji Bakshi’nin capcanlı kamerasıyla, oldukça ‘hakiki’! Greg D’Auria imzalı kurgu çok şık. Yönetmenin yarattığı soundtrack, nefes nefese şiddet öyküsünü besliyor. Sıkı film orijinal adıyla ‘Dragged Across Concrete’. (3,5 / 5) 
  

TEMİZLİKÇİ
-Bir ‘Barbie’m bile yok!

Yalnız başına yaşayan Alice, bir güzellik uzmanıdır ve evli bir adam olan Michael’le ilişkisi vardır. Bağımlılık halini almış bu ilişkiyi noktalamak isteyen genç kadın, yaşadığı apartmanın temizlik görevlisi Shelly ile arkadaş olur. Yüzü bir kaza sonucu yanmış, içine kapanık, ürkek ve gizemli Shelly, sadece Alice’in evini değil, hayatını da işgal etmeye başlar.
Yönetmenliğini Jon Knautz’un üstlendiği, senaryosunu Knautz ve Alexis Kendra’nın birlikte kaleme aldıkları bağımsız ruhlu korku-gerilimde başlıca rolleri, aynı zamanda senaryo ortağı olan Alexis Kendra, Rachel Alig, JoAnne McGrath ve Stelio Savante üstleniyorlar. Yetmiş ve seksenli yılların korku-gerilimlerini akla düşüren - bir ara zihinde, Brian De Palma klasiği ‘Carrie / Günah Tohumu’ esintisi yarattığı bile söylenebilir- fikri ve vicdanı hür korku-gerilim örneği, öyküdeki kimi sarkma ve boşluklara rağmen ilgiyle izletiyor kendini. Bunda, yaratılan atmosferin büyük payı var! Bir ‘Barbie’m bile yok, anlıyor musun’ diyen ‘talihsiz’ Shelly’nin an be an yükselttiği gerilim, doğal, aritmetik planlar, rahatsız edici, tavizsiz gidişat ve kadersiz kurbanın intikamı! (3 / 5)


YUVA
-Başka bir hayat-

Veysel, kaçtığı medeniyete geri dönmemeye kararlı şekilde, doğanın kucağında, ormanın sükuneti içinde münzevi ve mutlu bir hayat sürmektedir. Yaşadığı arazinin satılmasıyla bütün huzuru kaçar.  Ağabeyini ziyarete gelen ve onu şehre dönmeye ikna etme gayretindeki Hasan’da ‘sistemin’ tehdidi altındadır şimdi! Toprağın altında yer alan başka bir boyutun, büyülü ve şifalı bir yuvanın keşfi, insan ile doğanın uyumunun da kanıtıdır öte yandan.
Yazıp yönettiği ilk filmi ‘Körfez’ ile tanıdığımız Emre Yeksan’ın ikinci uzun metraj kurmacasında başrolü Kutay Sandıkçı üstlenmiş. Eray Cezayirlioğlu, İmren Şengel ve Okan Bozkuş, oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer isimleri. Jakub Giza’nın görüntü yönetimi, Yeksan’ın en önemli kozu olmuş. 38. İstanbul Film Festivali’nin ‘Ulusal Yarışma’ bölümünden, ‘Onat Kutlar anısına’ verilen Jüri Özel Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Kutay Sandıkçı) ve En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü ile ayrılan dram, insanın içinde yaşayacağı daha insani, doğayla iç içe, başka bir dünyanın var olabileceği noktasından hareketle, insan-doğa ikilemini ve sistemin doğanın yok edilmesinde oynadığı rolü yansıtıyor perdeye. 
Metafizik durumlarla harmanlayarak kurduğu masalsı dünyayı, sanki bizi fazla ikna edemeden perdeye taşımış film. İddialı oluşlar, adeta halüsinatif bir bakışla eklenmiş senaryoya. Güncel politikten umarsız bir hali var öykünün. Hakiki olandan ve güncelden ‘sözde’ metaforik biçimde yararlanmak, filmin ruh atında dikilip duran sahiciliği ve inandırıcılığı epey bir yaralamış. Yine de farklı bir bakış ve yaklaşımla gerçekleşmiş, özenli, çalışılmış bir film ‘Yuva’. (2,5 / 5)

Japonya orijinli, bir dönemin çok sevilmiş anime ve oyun serisi Pokémonların yer aldığı Rob Letterman’ın yönettiği canlı çekim ‘Pokémon Dedektif Pikachu’, usta sinemacı Zhang Yimou imzası taşıyan savaş ve aksiyon katkılı Çin yapımı ‘Ying / Gölge’, yine Çin’den çıkagelen animasyon ‘Tea Pets / Sihirli Oyuncaklar’ ve Yunus Şevik’in yönettiği korku türündeki yerli yapım ‘Kulyas: Lanetin Bedeli’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese!

MURAT ERŞAHİN

 



Diğer Yazılar