10 MAYIS 2019
İkisi yerli yapım olmak üzere, toplam yedi yeni film merhaba diyor bu hafta! İçinizde yaşayan sinemadan çıkmış insanın elini sakın ha bırakmayın. İyi seyirler herkese.
ADALETSİZ
-Suç, adalet ve talih!-
Brett Ridgeman ve Anthony Lurasetti, bir zanlıya uyguladıkları şiddetin görüntülerinin, medyaya yansıması sonucu açığa alınan, eski usul çalışan iki ‘kirli’ polistir. Adaletin ortalıkta olmadığı tekinsiz ‘boşlukta’ parasız kaldıklarında, kendilerini hiç ummadıkları olayların içinde bulur iki polis.
‘Bone Tomahawk / Kemik Balta’ ve ‘Brawl in Cell Block 99 / 99. Blok’ adlı sert, tavizsiz ve karanlık filmlerin yaratıcısı, kendine özgü stiliyle öne çıkan, aynı zamanda metal müzisyeni ve romancı kartvizitlerine sahip S. Craig Zahler’in yazıp yönettiği aksiyonu yüksek suç gerilimi, adalet ve suç kavramlarını, gündelik hayatın kuralsız tuhaflığı, şiddeti, nobran duyarsızlığı ve kaderiyle harmanlanmış. Kendisini şimdiye kadar izlemediğimiz bir rolde gayet iyi performans sergileyen usta oyuncu Mel Gibson ve Zahler’in başucu oyuncusu, her rolün adamı Vince Vaughn, karşılıklı döktürürlerken, ikiliye; Tory Kittles, Michael Jai White, Jennifer Carpenter, Laurie Holden, Fred Melamed ile birlikte başarılı Alman aktör Thomas Kretschmann ve iki sürpriz yıldız; Don Johnson ile emektar Udo Kier eşlik ediyorlar.
Şiddet eğilimli, ırkçı, işleri eski usul yöntemlerle yürütmeye çalışan iki polis, küçük korunaksız insanın çevresinde habersiz dönen kirli tezgahlar, acımasız katiller, insan hayatının değer-değersizliği, kader denen tuhaf kurgu, garibanlık, kan, ter, gözyaşı ve gezegene gerçek yörüngesini veren içsel adalet… Tedirgin edici sokakların karanlık fonunda geçen can pazarı öyküsü, yönetmenin gözü sayılabilecek görüntü yönetmeni, Benji Bakshi’nin capcanlı kamerasıyla, oldukça ‘hakiki’! Greg D’Auria imzalı kurgu çok şık. Yönetmenin yarattığı soundtrack, nefes nefese şiddet öyküsünü besliyor. Sıkı film orijinal adıyla ‘Dragged Across Concrete’. (3,5 / 5)
TEMİZLİKÇİ
-Bir ‘Barbie’m bile yok!
Yalnız başına yaşayan Alice, bir güzellik uzmanıdır ve evli bir adam olan Michael’le ilişkisi vardır. Bağımlılık halini almış bu ilişkiyi noktalamak isteyen genç kadın, yaşadığı apartmanın temizlik görevlisi Shelly ile arkadaş olur. Yüzü bir kaza sonucu yanmış, içine kapanık, ürkek ve gizemli Shelly, sadece Alice’in evini değil, hayatını da işgal etmeye başlar.
Yönetmenliğini Jon Knautz’un üstlendiği, senaryosunu Knautz ve Alexis Kendra’nın birlikte kaleme aldıkları bağımsız ruhlu korku-gerilimde başlıca rolleri, aynı zamanda senaryo ortağı olan Alexis Kendra, Rachel Alig, JoAnne McGrath ve Stelio Savante üstleniyorlar. Yetmiş ve seksenli yılların korku-gerilimlerini akla düşüren - bir ara zihinde, Brian De Palma klasiği ‘Carrie / Günah Tohumu’ esintisi yarattığı bile söylenebilir- fikri ve vicdanı hür korku-gerilim örneği, öyküdeki kimi sarkma ve boşluklara rağmen ilgiyle izletiyor kendini. Bunda, yaratılan atmosferin büyük payı var! Bir ‘Barbie’m bile yok, anlıyor musun’ diyen ‘talihsiz’ Shelly’nin an be an yükselttiği gerilim, doğal, aritmetik planlar, rahatsız edici, tavizsiz gidişat ve kadersiz kurbanın intikamı! (3 / 5)
YUVA
-Başka bir hayat-
Veysel, kaçtığı medeniyete geri dönmemeye kararlı şekilde, doğanın kucağında, ormanın sükuneti içinde münzevi ve mutlu bir hayat sürmektedir. Yaşadığı arazinin satılmasıyla bütün huzuru kaçar. Ağabeyini ziyarete gelen ve onu şehre dönmeye ikna etme gayretindeki Hasan’da ‘sistemin’ tehdidi altındadır şimdi! Toprağın altında yer alan başka bir boyutun, büyülü ve şifalı bir yuvanın keşfi, insan ile doğanın uyumunun da kanıtıdır öte yandan.
Yazıp yönettiği ilk filmi ‘Körfez’ ile tanıdığımız Emre Yeksan’ın ikinci uzun metraj kurmacasında başrolü Kutay Sandıkçı üstlenmiş. Eray Cezayirlioğlu, İmren Şengel ve Okan Bozkuş, oyuncu kadrosunun öne çıkan diğer isimleri. Jakub Giza’nın görüntü yönetimi, Yeksan’ın en önemli kozu olmuş. 38. İstanbul Film Festivali’nin ‘Ulusal Yarışma’ bölümünden, ‘Onat Kutlar anısına’ verilen Jüri Özel Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü (Kutay Sandıkçı) ve En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü ile ayrılan dram, insanın içinde yaşayacağı daha insani, doğayla iç içe, başka bir dünyanın var olabileceği noktasından hareketle, insan-doğa ikilemini ve sistemin doğanın yok edilmesinde oynadığı rolü yansıtıyor perdeye.
Metafizik durumlarla harmanlayarak kurduğu masalsı dünyayı, sanki bizi fazla ikna edemeden perdeye taşımış film. İddialı oluşlar, adeta halüsinatif bir bakışla eklenmiş senaryoya. Güncel politikten umarsız bir hali var öykünün. Hakiki olandan ve güncelden ‘sözde’ metaforik biçimde yararlanmak, filmin ruh atında dikilip duran sahiciliği ve inandırıcılığı epey bir yaralamış. Yine de farklı bir bakış ve yaklaşımla gerçekleşmiş, özenli, çalışılmış bir film ‘Yuva’. (2 / 5)
Japonya orijinli, bir dönemin çok sevilmiş anime ve oyun serisi Pokémonların yer aldığı Rob Letterman’ın yönettiği canlı çekim ‘Pokémon Dedektif Pikachu’, usta sinemacı Zhang Yimou imzası taşıyan savaş ve aksiyon katkılı Çin yapımı ‘Ying / Gölge’, yine Çin’den çıkagelen animasyon ‘Tea Pets / Sihirli Oyuncaklar’ ve Yunus Şevik’in yönettiği korku türündeki yerli yapım ‘Kulyas: Lanetin Bedeli’, haftanın notlarımız arasında yer alamayan diğer yenileri. Tekrar iyi seyirler herkese! MURAT ERŞAHİN