1967’de Almanya Hanau am Main'da doğdu. Almanya’da büyüdü. 14 yaşında Türkiye’ye geldi. İstanbul Erkek Lisesi’nde okurken gitar çalmaya başladı. Okulda grup kurdu. Devamında Aqua grubunda davul çalmaya başladı. Kısa Devre, Norm ve Other Gate isimli gruplarda da yer aldı.
1962’de İstanbul’da sanatçı bir ailede doğdu. Babası opera sanatçısı, bariton Nuri Candaş’tı. Levent Candaş İtalyan Lisesi’nde öğrenim gördükten sonra Roma Santa Cecilia Konservatuvarı’nda klasik müzik eğitimi aldı. Ülkeye dönünce Kadıköy rock camiasına girdi ve 1983’de RA grubuna katılıp konserlerde şarkıları söylemeye başladı. Grup çalışmalarını yavaşlattı ve Doksanların başında Sabih Cangil, Levent Candaş, Nedim Tanyolaç’lı kadroyla toparlanmaya çalışsa da ardını getiremedi.
İzmir’de doğdu. Sekiz yaşında davul çalmaya başladı. 13 yaşındayken İzmir Açıkhava Tiyatrosu'nda ilk konserini veren Öztoplu İzmir’de çeşitli gruplarda çalarak tanındı. On yedi yaşından sonra müziği İstanbul'da sürdürdü. İstanbul’da çeşitli TV programları, konserlerde çaldı; Ayşegül Aldinç, İlhan İrem, Demir Demirkan, Şebnem Ferah gibi yıldızlarla çalıştı ve devamında Berlin'e taşınıp ünlü hocalardan dersler aldı.
Sanat hayatına Beşiktaş Halkevi’nde başlayan 1928 doğumlu Ali Çetinkaya 1954’de dahil olduğu İlham Gencer Trio’da yıllarca davul çalmıştı. Çetinkaya ile Gencer’den başka ekipte Aydemir Mete (kontrbas) vardı ve üçlünün önünde Ayten Alpman şarkı söylüyordu. İlham Gencer, orkestrasının kalitesini çeşitli yarışmalarda sınamayı düşünmüş ve 1964’de katıldığı 2. Boğaziçi Müzik Festivali’nde İstanbul şarkısıyla en iyi beste, The Song Goes Around The World şarkısıyla en iyi ikinci beste ödüllerini kazanmıştı.
21 Kasım 1913’de doğdu ve ailede müzikle tanıştı. Babası flüt, annesi, teyzeleri ve kız kardeşi piyano çalıyordu. 1923’te Galatasaray Lisesi'ne girdi ve okuldayken 1928’de Arnold Zirkin ile keman eğitimine başladı. Öğrencilik yıllarında Galatasaray Lisesi’nin izci takımından kurulan İz-Caz isimli okul orkestrasının ilk üyeleri arasında yer aldı ve dönemin dikkat çeken konserlerine çıktı, radyoda programlara katıldı.
1928’de İstanbul’da doğdu. İstanbul Belediye Konservatuarı’nda öğrenim gördü. Okuldan sonra piyasaya girdi ve Faruk Akel Orkestrası’nda dikkat çekti. Devamında Müfit Kiper Orkestrası’yla yurt içinde ve dışında uzun süre çalıştı. Yeteneği ve bilgisiyle kısa sürede yükseldi. Mezun olduğu konservatuarda piyano öğretmenliği yaptı, bir dönem TRT Hafif Müzik Denetleme Kurulu’nda çalıştı.
1961’de Ankara'da doğdu. Fenerbahçe Lisesi’nde okurken katıldıkları Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’nda Edip Akbayram’ın dikkatini çekti ve arkadaşı Metin Özülkü ile Seksenler’in başında Edip Akbayram-Dostlar grubuna katıldı. Kısa sürede grubun vazgeçilmez elemanlarından oldu ve Edip Akbayram’a verdiği Hava Nasıl Oralarda bestesiyle dikkat çekti.
Müzik çalışmalarını Hasan Hür adıyla da sürdüren Hasan Hürsever, 1936’da Kosova’nın Mitroviça şehrinde doğdu ve burada küçük yaşta davul çalmaya başladı. Yugoslavya'dan Türkiye'ye gelen ve 1961'de Erol Büyükburç Orkestrası'nda profesyonel müziğe adım atan Hürsever devamında “Kuyruklu Yıldızlar” grubunda girdi.
1961’de İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi’nden makine mühendisi, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden işletme yüksek mühendisi diplomalarını aldı. Okulla birlikte müziği de sürdürdü. Ankara’dan İstanbul’a taşınan Yeni türkü grubuna kemençesiyle katıldı ve kısa sürede ünlendi. Grup, Murathan Mungan’ın dizelerini içeren bestelerle, Klasik Türk müziği formlarının kullanılmasıyla müzikseverin gönlüne iyiden iyiye girerken, Onural’ın varlığı sounda çok şeyler katmıştı.
1966’da dünyaya geldi. ABD’de New School Jazz Academy’nin caz performansı bölümünden mezun olan, 17 yıl New York’ta kalan ve üç albüm yayınlayan Yavuz Akyazıcı (gitar) 2006’da yurda döndü. Akyazıcı ekibini kurarak İstanbul'da kayıtlara başladı.
1980’de Ankara'da doğdu. Ortaokulda Erdoğan Kolgar’dan saksafon çalmayı öğrendi. Sonra Ömür Gidel ile caz armonisi, Ricky Ford ile saksafon ve emprovizasyon çalışmaları yaptı. Logos grubunda yer aldı. Claudio Fasoli ve Antonio Zambrini'nin oluşturduğu Open Jazz Orkestra ile 12. İzmir Avrupa Caz Festivali kapsamında sahne aldı.
1964’te Ankara’da doğdu. Küçük yaşta ailesiyle Almanya’ya gitti. Orada ona bir org alındı. 12 yaşında trompeti denedi. 1976’da İstanbul Devlet konservatuarı trompet bölümüne girdi. Okul sırasında cazcılarla tanıştı ve caza yöneldi. Cem Aksel, İlkin Deniz, Can Ayer gibi isimlerle ilk çalışmalarını yaptı. 1986’da okulun yüksek kısmından mezun oldu.
21 Mayıs 1937 Ankara doğumlu Kanat Gür, sanat yaşamına Orhan Sezener Orkestrası’nda gitarla başladı. Sırasıyla İlhan Feyman, Müfit Kiper, Nejat Cendeli orkestralarında çalıştı, 1962’de topluluğunu kurdu. İstanbul ve Ankara lokallerinde programa çıkan orkestra, İtalyanca şarkılarla ünlendi. Gür aynı dönemde solist olarak 24 Mila Baci/Il Cane di Steffa 45’liğini doldurdu.
1957’de İstanbul’da dünyaya geldi. Beş yaşında piyano dersleri almaya başladı. Galatasaray Lisesi’nde okurken tiyatro kolu için müzikleri yazdı, ödüller kazandı ve amatör solo piyano konserleri verdi. Mimar Nejat Yavaşoğulları ile İstanbul’da Bulutsuzluk Özlemi’ni kurdu. Kendilerine isim diye Feveran Kumpanyası'nı bulmuşlardı. 1985'de de birkaç konsere 'Mor' adıyla çıktıktan sonra 1986 tarihli ilk albümlerine verdikleri Bulutsuzluk Özlemi adı topluluğun da ismi oldu.
1965’te İsveç Stockholm’de doğdu. Eve alınan plakları dinleyerek büyüdü. Squash sporunda İsveç’te milli olduktan sonra müziği seçti ve 1981’de saksafon öğrenerek bir gruba girdi. Rock ve reggae ile ilgilenirken ablasının plaklarını dinledikten sonra caza merak sardı. Özel dersler almaya başladı.
1946’da Kayseri’de doğdu. Küçük yaşta davula merak sardı ve 18 yaşında İstanbul'da kulüp ve barlarda çalmaya başladı. Burhan Tonguç'tan kısa süre dersler aldı. 1966’da Ankara’da Metin Gürel’in orkestrasına katıldı.
Yedi yaşındayken, İzmir’de Goethe Enstitüsü’nü açacak babasının görevi nedeniyle ailesiyle Almanya’dan Türkiye’ye geldi. İyi derecede Türkçe öğrendi ve lise sıralarında müziğe merak sardı. Milliyet Liseler Arası Müzik Yarışması’na yıllarca sıra dışı parçalarla katılıp, birincilik dahil, sürekli iyi sonuçlar alan İzmir Koleji öğrencilerinden oldu.
29 Nisan 1963’te İstanbul Şişli’de doğdu. Dokuz yaşında gitara başladı. Lise sıralarında gruplarda çaldı. Dönemin önemli topluluklarından Topkapı Orkestrası’nda yer aldı. Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi, aynı dönemde Neşet Ruacan’dan müzik dersleri aldı.
Heybeliada Deniz Lisesi’nde askeri öğrenciyken müziğe başladı; piyano çalıyordu. Birkaç arkadaş birleşip özel günlerde rumba, bolero, tango, ça-ça, mambolardan oluşan repertuvar sergiliyorlardı. Sonra rock’n roll ile ilgilendiler. 13 Mart 1957 tarihinde grup kurdular. Türkiye’nin ilk rock’n roll grubu olarak tarihe geçen ekip, ülkede rock müziğini başlatanlar diye de isimlendirildi.
19 Kasım 1968’de İstanbul’da doğdu. Evde klasik müzik ve rock dinleniyordu. Ortaokulda gitara başladı ve kendi kendine öğrendi. Saint Joseph Lisesi’nde okurken caza yöneldi. Kısa süre Ali Perret’den armoni dersleri aldı. Boğaziçi Üniversitesi’nde psikoloji okurken müziğe daha fazla zaman ayırabilmek için bıraktı ve Bilkent Üniversitesi müzik bölümünden mezun oldu.
İlkbahar’ın son ayı, yazın müjdecisi güzelim Mayıs’ın ilk vizyon haftası oldukça kalabalık. Bu arada 43. İstanbul Film Festivali, 28 Nisan Pazar akşamı Atlas 1948’de yapılan ödül töreniyle sona erdi. 43. Festivalin vizyona girecek yerli ve yabancı filmlerine, vizyon gördükleri haftalarda ayrıntılı olarak değineceğim... Mayıs ayının ilk haftası, on tanesi yerli yapım olmak üzere toplam on dört yeni filme ev sahipliği yapıyor. Kalabalık haftanın notlarımız arasında geniş olarak yer alan tek filmi ise ‘Tereddüt Çizgisi’.
Çeyrek yüzyılı aşkın, başta pop olmak üzere müziğin tarihini tutan, radyo programları üreten, kitaplar, eleştiriler yazan, plaklar çalan Naim Dilmener bu uzun yürüyüşün Gazete Pazar ile Radikal adımlarında kaleme aldığı yazılarıyla, müzik serüvenimizden önemli ve değerli isimleri bizlerle paylaşıyor.
Dublörlükten gelip kamera arkasına geçen David Leitch imzalı ‘Dublör’ hem sinemanın perdede görünmeyen bu emekçi sınıfından kesitler sunuyor hem de doludizgin bir aksiyona soyunuyor. Başrollerinde Ryan Gosling ve Emily Blunt’ı izlediğimiz film, sektörden uzak kaldıktan sonra eski sevgilisinin çektiği yapımla tekrar setlere dönen bir dublörün kendisine kurulan kumpası ortaya çıkarmaya çalışmasını anlatıyor. UĞUR VARDAN HÜRRİYET/27.04.2024)
Gündemdekilere ve vitrindekilere aldırmadan upuzun sinema tarihinden cımbızla seçilen hoş filmler, insan kokan öyküler, gözden kaçanlar, ıskalananlar, pamuklara sarılması gereken mütevazı başyapıtlar ve diğerleri Hilal Çetinder’in kaleminden Film Makarası’nda…
Berlin Film Festivali izlenimlerinden sonra, yazılarımıza biraz ara vermek durumunda kalmıştık. Bu arada vizyona giren bir grup filmle yorumlarımıza devam edelim. Senenin şu ana kadar en çok ses getiren filmi olarak Dune’un ikinci bölümünü atlamayalım, onunla başlayalım. Vizyonda çok ses getirmese de Reha Erdem’in yeni filmine ve Demir Pençe’ye de bir göz atalım. Sonra da Köylüler’e, Hayalet Avcıları serisinin yeni filmine bakarak devam edelim. Menümüzde, birkaç yıldır vizyon sırasını bekleyen Eflatun ve enteresan bir yabancı korku filmi de var.
TRT İstanbul Radyosu ses sanatçısı Ayşen Birgör, gökteki yıldızlar misali ışıl ışıl şarkıları bugün 19.00'da TRT Müzik'te ekranlara gelecek Yıldızlar Altında programında seslendiriyor.
Yeni fotoğrafı görmek, müzikseverlerin beğenisinin ne kadar değiştiğini öğrenmek için yerli rockta ‘bütün zamanların en iyileri’ni sinemamuzik.com okurlarına ve müzik eleştirmenlerine sorduk. İlginç liste çıktı ortaya:
Her biri meslekte en az 20 yılı devirmiş müzik yazarlarımızın saptadığı yerli grupların ‘şeref tablosu’nda Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi ile ‘orta yaş’a dayanmış akranlar mor ve ötesi ile Duman gözüküyor. Hemen enselerinde Kurtalan Ekspres ile Dervişan yer alıyor. Bir alt basamakta ise, az zamanda çok iş yapmış Hardal ve Mazhar Fuat Özkan bulunuyor. Aslında gözler Mazharlar’ı daha üstte arıyor da, ‘ticaret’in dozunu kaçırmak bazen böyle sonuçlara neden oluyor.
Sinemamuzik.com, bir çoğu Altın Portakal’da jürilik de yapmış sinema yazarlarına sordu: ‘Antalya Altın Portakallı en iyi film hangisi’?... Birinciler listesinde ‘kortej’e çıkan ve bütün zamanların Altın Portakal birincilerini değerlendiren 31 sinema yazarının katıldığı araştırmada, Zeki Ökten’in 1980 tarihli Sürü filmi 213 puan toplayarak birinciliği kazandı. Sürü’yü 204 puanla Muhsin Bey (Yavuz Turgul) ve 192 puanla Uzak (Nuri Bilge Ceylan) izledi.
Sinemamuzik.com sinema yazarlarına sordu: ‘İlk uzun filmini 21. yüzyılda çeken en iyi 10 yerli yönetmen kim?... 30 sinema yazarının katıldığı araştırmada bol ödüllü Emin Alper 195 puan toplayarak birinciliği kazandı. Alper’i 145 puanla Pelin Esmer ve 136 puanla Özcan Alper izledi. Emin Alper'i 27 sinema yazarı listesine alırken, Pelin Esmer’e 25, Özcan Alper’e 20 listede yer verildi. Bazı popüler isimler ön sıralarda yer alamadı.
Burhan Şeşen’in kaleme aldığı “Nesinİ Söyleyim” kitabı yayınlandı. "Biz Kitap" etiketi taşıyan yapıtı Şeşen, kitabını, oğlu Serhan ile kızı Dilhan'a armağan etti. Okuma serüveninin başladığı mahalle kütüphanesinden bu günlere süreci okuyucularıyla paylaşan Şeşen'in kitabı 183 sayfa.
Türkiye´nin büyük kentlerinde yayında olan radyo kanallarının geniş listesi
Genç yaşına karşın uzun yıllardır rap müzikle uğraşan ´sinemamuzik.com´ okuru Emre Onaran sitemiz için şarkı yazdı. Yapıtını arkadaşı Uygar´la (Ragyu) birlikte seslendiren Emre Onaran´ın (Sürgün) videosu içeride:
Ünlü grupların kuruluş öyküleri, müzik serüvenleri yakından takip edilse de isimlerinin nasıl doğduğu ve koyulduğu pek bilinmez. Meraklısı için ilginç bir liste hazırladık:
Popüler orkestralar ile grupların Türkiye serüvenini ‘Günlerin İçinden Canım’ / 100 Yıllık Türkiye Popüler Orkestralar ve Gruplar Tarihi (1923-2022) adlı internet sitesinde anlattım.