'PRENSES BANU' PRENSESLİĞİNİN ÖYKÜSÜNÜ ANLATIYOR
Prenses Banu; 1970’lerin efsane oryantali. Hayat öyküsü ilginç mi ilginç. Özetle; bir memur ailesinin çocuğu olarak İzmir’de dünyaya geliyor. Sinemaya ve dansa büyük merakı sonucu İstanbul’a gidiyor ve bir anda kendini dansöz olarak sahnelerde buluyor.
Yurt dışına açılıyor ve bir Arap prensiyle evlenip prenses oluyor. Ancak masal uzun sürmüyor ve “Prenses Banu” olarak Türkiye’ye dönüyor. Gazinoların amiral gemisi Maksim sahnesinde dans ediyor, filmlerde oynuyor, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri ve Kültür Bakanlıkları tarafından düzenlenen Türkiye’nin yurtdışı etkinliklerinde görevlendiriliyor ve milli dansöz oluyor.
Saraylarda kralların, devlet başkanlarının huzurunda dans etti. Bunlardan bazıları Berlusconi, Şeyh El Maktum, Şeyh Zayed, Hüsnü Mübarek, Sultan Tuanku Jaafar, Zeyn El Abidin Bin Ali, Kral Hüseyin, Saddam Hüseyin, Kaddafi, El Halife...
İlginç hayat hikâyesi belgesellere çekiliyor. Oryantal dansı yorumlayışıyla kendi tarzını yaratan Prenses Banu, Kahire’de hocaların hocası İbrahim Akef’ten “Raks Şarki” diye adlandırılan Klasik Mısır göbek dansının eğitimini alıyor ve bu tarzın en büyük yorumcularından biri kabul ediliyor…
Prenses Banu, HEY Dergisi’nin 4 Aralık 1974 tarihli sayısında Taner Dedeoğlu’na şöyle anlatıyor:
‘Beş yıllı yurt dışı turnem sırasında Fransa, İtalya, İspanya, Belçika ve Almanya’da sahneye çıktım. Birçok saraylıyla arkadaşlık ettim. Çalıştığım ülkeler arasında en çok İtalya’da kaldım… Milano kentindeki Astoria Club, benim için unutulmaz anlar taşır. Burada çalıştığım sürede, birçok İtalyan prensesin önünde dans ettim…
Önleride sahneye çıktığım saraylılar arasında çoğunluğu Arap kral ve prensler teşkil ediyordu. … Danslarımın arasında Türkçe ve Arapça şarkılar da söylüyordum. Sesim de beğeniliyordu. Müşterilerle olan arkadaşlığım, beni kısa zamana bu asil insanlar arasına itti ve ben de ‘Prenses Banu’ oldum…
CUMHUR CANBAZOĞLU