SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

SİNEMALAR AÇILDI DA, NE OLDU?

13 Ağustos 2020 Perşembe 23:20
SİNEFİLDEN NOTLAR / HASAN NADİR DERİN

Geçtiğimiz hafta boyunca sinema gündeminde çok fazla yeni bir olay olmadı. Cinemaximum’ların açılması ile ülkedeki sinema salonlarının büyük bir bölümünün açılmış olacağını söylemiştik. Öyle de oldu ama izleyici sayısı beklenilen seviyeye ulaştı mı, tartışılır. Madem öyle, geçen hafta sonunun izleyici sayılarına bakarak durumu değerlendirmeye çalışalım (*).

7-9 Ağustos 2020 tarihleri arasında, dört yeni film gösterime girmişti. Pandemi öncesi gösterime giren filmlerin de eklenmesi ile toplam 25 film gösterimdeymiş ve bu filmlerin toplam seyirci sayısı 16.155 olmuş. Yaz ayları zaten seyirci sayısı açısından düşüktür ama bir önceki yılın aynı hafta sonu ile karşılaştırmak gerekirse, 2019 yılında toplam 30 film vizyondaymış ve bunlara toplam 286.983 bilet satılmış. Görüldüğü gibi, önemli bir fark var. Belli ki henüz seyirciler sinemaya gitmek konusunda çok istekli değil. Elbette, kurallar gereği, salonlar tam kapasite ile çalışamadığı için, seyirci salonlara dönmeye başladığında da, eski sayıların bulunmasının çok zor olduğunu eklemek gerek.

Gösterime yeni giren filmlerin de seyirciyi geniş kapsamda salonlara çekecek filmler olmadığını da unutmamalıyız. Haftanın yeni filmlerinden en fazla seyirci çekebileni, 47 Metre Derinde: Kafes olmuş ki, o da 1.895 seyirci ile ancak 3. sıradan listeye girebilmiş. Haftanın diğer yeni filmleri Gece Nöbeti, Şeytanın El Kitabı ve Bir Yalnızlık Şarkısı ise sırasıyla dördüncü, yedinci ve ondördüncü sırada kendilerine yer bulabilmişler. Bu filmlerin, normalde de çok seyirci çekmeyeceğini kabul etmemiz lazım. Yeni normalde, potansiyellerinin de altında kalmaları kaçınılmazdı. Mart ayından kalan Bloodshot ve Zengo’nun listede ilk iki sırada olması, seyircinin belli ölçüde ilgisini çekebilecek filmler gösterime girmeye başladığında, salonların kısmen dolabileceğini gösteriyor. Geçen hafta da söylediğimiz gibi, bu konuda tüm sektör, Tenet’e kilitlenmiş durumda. Geçtiğimiz hafta içinde, bu filmin biletlerinin satışa çıkmış olduğunu da belirtelim. Bu satırlar yazılırken, en azından IMAX salonları için biletler de yavaş yavaş satılmaya başlamıştı. Normalde bu salonların büyük bir kısmı için biletler çok azalmış olurdu. Şimdilik, o seviyede değil ama sağlıklı bir değerlendirme için, ilk hafta sonu sayılarını beklememiz gerekecek. O zamana kadar, her hafta seyirci sayısının ufak da olsa artarak, seyircilerin sinema salonlarına tekrar alışma sürecine girmesini umacağız sanırım.

Salonlardaki tedbirler ve genel ortam:

Yeni filmlere gitmeye başladığım için bu konuda sosyal medyadan sıkça soru aldım. Buradan cevap vereyim. Öncelikle şunu belirtmeliyim, geçen hafta izlediğim filmlerin hepsinde salonda tek başımaydım. Kendi adıma, boş olabilecek seansları kovaladım ama genel olarak diğer filmlerde de çok fazla seyirci olmadığını gözlemledim. Bu nedenle salonda insanlar sosyal mesafe ve maske kurallarına uyuyor muydu, bunu değerlendirebilecek bir durum olmadı. Biletler sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde satılıyordu. Cinemaximum’un online satışları ile ilgili kafamda bir soru işareti var ama kendilerinden henüz bu konuda bir cevap alamadım. Haftaya bu konuyu netleştirebilirim.

Sinema personelleri sürekli maske ile dolaşıyorlar. Siperlik takanları da mevcut. Bu konuda bir sorun yok. Filmler bittiğinde temizlik personelinin de salonlara girdiğini gördüm genellikle. Tuvaletlerde, lavabolar ve pisuarlar da sosyal mesafe kuralları dikkate alınarak düzenlenmiş ve birbirine yakın olanlardan birer tanesi kullanıma kapatılmış.

Gelelim en tartışmalı olabilecek konuya. Salon içinde yeme-içmenin serbest olması. Bu konuda ilk çıkan haberler, bakanlığın hazırladığı kurallarda buna izin verilmeyeceği yönünde idi. Ancak sonradan bu konu, belli bir şart dâhilinde sinemaların inisiyatifine bırakıldı. Şu anki kural, salonlarda yeme-içmeye müsaade edilmesi durumunda seyirciler arasında en az ikişer koltuk boşluk bırakılması, yeme-içmeye müsaade edilmemesi durumunda en az birer koltuk boşluk bırakılması gerektiği yönünde. Geçen hafta gittiğim tüm sinemalarda salonda yeme-içmeye izin verilmişti, hatta Cinemaximum’larda her bilet alana, ücretsiz mısır-içecek menüsü veriliyordu. Salonda tek kişi olunca bu konu sorun olmadı ama kendi adıma, herkesin maskesini indirerek mısır yediği ve kola içtiği kalabalık bir salonda film izlemeyi tercih etmeyeceğimi söylemek zorundayım.

Amerika’daki gelişmeler:

Aslında sinema sektöründe, tüm dünyadaki bir numaralı gündem, sinema salonlarının durumu. Bu durumda da finansal açıdan Amerika’daki gelişmeler bir şekilde dünyanın diğer bölgelerini de etkiliyor. Geçtiğimiz hafta içinde orada, özellikle bağımsız sinema salonlarını etkileyecek önemli gelişmeler oldu. Ülkemizde Cinemaximum’un tekel olması tartışmaları sırasında, Amerika’da stüdyoların, sinema salonu sahibi olmalarını engelleyen bir yasa olduğu belirtilmişti (Kaan Müjdeci, Şenay Aydemir, Evrim Kaya ve Fırat Yücel’in bu konudaki Kapalı Gişe belgeselini, iyi bir kaynak olarak analım). Geçtiğimiz hafta, Amerika’da bu yasanın yürürlükten kaldırılmasına karar verildi. İki senelik bir geçiş süreci içinde bu yasa yürürlükten kalkacak ve stüdyoların sinema salonu zincirlerinin sahibi olabilmelerinin yolu açılacak. Bu süre içinde tekelleşmenin önünü kesecek düzenlemelerin yapılacağı söyleniyor ama durum ne olacak göreceğiz.

Bu yasanın yürürlükten kalkmasının diğer bir sonucu da stüdyoların “block booking” uygulamasını yapabilmesinin önünü açması. Bu uygulama stüdyoların filmlerini paket olarak satmalarına olanak sağlıyor. Disney’in dev bir imparatorluğa dönüştüğünü düşünürsek şöyle bir örnek verebiliriz. Disney şunu diyebilecek: “Eğer yeni Marvel filmini göstermek istiyorsan, Pixar’ın yeni filmini de göstereceksin.” Ki, buna kimse itiraz etmez muhtemelen. Ama onun da yanında bizim alt şirketlerimizden birinin yaptığı, kimsenin ilgilenmediği x filmini de göstereceksin de diyebilir. İşte bu, özellikle az salonlu bağımsız sinemalar için sıkıntılı bir durum.

Bir diğer gelişme de Disney’in bundan sonra klasik filmlerinin 4K versiyonlarını fiziksel medyada piyasaya sürmeyeceğini, sadece dijital medyada bulunabileceğini açıklaması (yeni filmler için geçerli değil). Bizde zaten DVD ve Blu-Ray dönemi sona ermiş gibi gözüküyor ama Amerika’da halen ciddi bir pazar payı var. Disney’in bu hareketini, kendi dijital platformlarını desteklemek üzere bir hamle olarak görmek yanlış olmaz sanırım.

Bu gelişmeler doğrudan bizi etkilemeyecek belki ama özellikle dijitale geçişin hızlanması noktasında belirleyici olacaktır.

Ankara’dan haberler:

· Macar Film Günleri: Mülkiyeliler Birliği’nin bahçesinde, açık havada düzenlenen Macar Filmleri Günleri devam ediyor. 16 Ağustos’ta 1987 yapımı, 80 Süvari filmi gösterilecek.

· Cermodern Açık Hava Sineması: Cermodern’de de açık hava gösterimleri devam ediyor. Bu hafta, 15 Ağustos’ta Saka Kuşu, 18 Ağustos’ta Arizona Dream, 19 Ağustos’ta ise Kural Dışı filmlerinin gösterimi var.

Haftaya görüşmek üzere.

HASAN NADİR DERİN

(*) Seyirci ve film sayıları ile ilgili bilgiler, Boxoffice Türkiye sitesinden alınmıştır.

 

GALERİ


Diğer Yazılar