NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

KÜKREDİ ÇİMENLER

23 Mayıs 2020 Cumartesi 11:14
NAİM DİLMENER'LE GEÇMİŞ ZAMANIN İZİNDE

Popüler müziğimizin yüce isimlerinden Edip Akbayram “Dün ve Bugün” serisine bir halka daha ekledi: “Dün ve Bugün 3”. Sesini ilk olarak 1972 yılında (Hürriyet’ten bayrağı devralmış olan Günaydın gazetesi tarafından) düzenlenen “Altın Mikrofon” yarışmasıyla duyuran Akbayram, o gün bugün, yani 34-35 yıldır yorulmak-durmak bilmez bir biçimde çalışıyor-söylüyor. Sanatçı birinci olduğu günden beri her yeni şarkısı ya da plağı ile hep bir adım daha öne geçti, ya da hep bir basamak daha yükseldi. Her zaman, her yaptığını da ‘müzik adına’ yaptı; müzik adına ve ‘ezenin-ezilenin’ olmayacağı bir dünyayı bir an önce kucaklama adına. Bu nedenle ‘yüce’ olarak nitelenmeyi hak ediyor Akbayram; kendi yaşamına bakıp dalgasını geçmediği, elinden başka bir şey gelmediği için kendini oluruna bırakmış her türden insana el uzattığı için de…

Akbayram’ın 1972 yılında elde ettiği birincilik, çok önemli olmasına rağmen ne Akbayram’a, ne de bu yarışma ile piyasanın hiç olmazsa bir parça daha hareketleneceğini uman firma sahiplerine, prodüktörlere umut vermişti o dönem. Tepe noktasını çoktan bulmuş Anadolu popun artık inişe geçtiği yıllardı o yıllar ve bırakın Akbayram gibi daha işe henüz başlayacak olan biri, bu işin pirleri Cem Karaca, Fikret Kızılok, Selda, Barış Manço, Moğollar ve benzeri isimlerin bile bu akım (ya da ‘kategori’) için yapabilecek çok fazla şeyleri kalmamıştı. Anadolu’nun sesi artık başka türlü tınlamaya (ya da çınlamaya) başlamıştı ve ‘arabesk’ üst başlığı ile etiketlenen müzik türü, dört bir yanı sardı-sarmak üzereydi. Şartlar böyleyken, dört yıldır ara verilmiş bir yarışmanın birincisi Akbayram’dan umulan ya da beklenen şey ancak şu olabilirdi: “Yarışma şarkısını plak yapar, bu plak satar ve satarken de hem kendisine ikinci, bilemediniz üçüncü plak kapısını aralar, belki de bu sayede piyasaya birkaç yeni isim daha sunar, Allah ne verdiyse döner dururuz…”

İNCE İNCE BİR KAR YAĞAR

Ama böyle olmayacaktır; piyasanın ileri gelenleri de yanılacaktır, bizzat Akbayram’ın kendisi de. (Orhan Gencebay’ın firması Kervan tarafından yayınlanan) ilk plak “Kükredi Çimenler”in çıkışıyla birlikte, sesi duyulur duyulmaz insanı saran, alıp götüren bu adam bağırlara basılacak, hep orada tutulacak, her yeni şarkı ya da albüm ile yerini (hem müzik dünyasında, hem kalplerde) iyice sağlamlaştıracaktır. Yapmakta olduğu müziğin tek kişi layıkıyla yapılamayacağını görecek-anlayacak, kendisine Dostlar adını verdiği bir grup oluşturacak ve bizzat kendisini ‘grubun yalnızca bir elemanı’ gibi görerek bir adım olsun öne çıkmayı istemeyecek-düşünmeyecek, her zaman diğer grup üyeleriyle ‘bir hizada’ duracaktır.
İnsan (ya da dünya) hali bu, grubun üyeleri çeşitli nedenlerle belki değişecek ama ‘Edip Akbayram ve Dostlar’ bir ‘marka’ olacaktır; başta “Garip”, “Mehmet Emmi”, “Aldırma Gönül”, “Kıymayın Efendiler”, “Gidenlerin Türküsü” ve onlarca başka şarkıyı tevazuyla, kadirbilirlikle çalan-söyleyen ama bir markanın bulaşması adetten (ya da çarkın bir sonuca olarak, mecburiyetten) olan para-pul işlerine kendini kaptırmayacak, han-hamam dikmeyecek, kulelere tırmanmayacak, kimseye üstten bakmayacaktır.
Böyle çelebi bir müzisyendir Edip Akbayram; grubunun desteği ve sesinin gücü ile Anodolu popu hep hep hep ileri taşıyacak, 80’ler gibi her şeyin ama her şeyin yerle bir olduğu dönemde bile üretmeye ara vermeyerek bu müzikal yapının bayrağını dalgalandırmaya devam edecektir.
90’larda, üstelik bazen ‘Prestij Ailesi’ gibi tamamen mezbele bir yapının içinde bile bunu yapabilmeyi başaracaktır. Herkesin paraya tapmaya başladığı, fazladan bir kuruş (ya da dolar) için atmadığı takla, yemediği herze bırakmadığı, ne var ne yok sattığı-sattırdığı o dönemlerde Akbayram paşa paşa şarkılarını söylemeye devam edecek, nefesinin yettiğince kendimize gelmemiz, geleceğe başka türlü bir yer ya da çerçeveden bakmaya niyetlenmemiz için bizi ikna etmeye çalışacaktır… Hala da öyle.
Ekonomi bazen tıkırında bazen değil, kriz oluyor ellerimiz boş ceplerimizde kalakalıyor, üzülüyoruz. Dolar yükselmiyor, yerinde sayıyor servete kavuştuk-kavuşacağız sanıp (önümüzdeki birkaç yılımızı ipoteklettiğimizi bile düşünmeden) taksit-taksit, kart-kart alıyor da alıyor, yiyip içiyoruz. Akbayram ise hiç ara vermiyor, hala bizi sarsmaya, silkelemeye çabalıyor: “Gelme demedim mi, dönme demedim mi, vururlar seni, söylemedim mi?” Aşık Mahsuni’nin “Merdo”sundan bu dizeler, Akbayram’ın yan yana durmaktan, sırt sırta vermekten her zaman büyük gurur duyduğu ölümsüz Mahsuni’nin. Bu ve Adnan Ergil’in eşsiz “Hava Nasıl Oralarda”sı dahil toplam on şarkının bulunduğu “Dün ve Bugün 3” adlı albüm, Akbayram’a öteden beri hayran ya da bağlı olan herkesi çok memnun edecek.
Akbayram’ı hiç bilmemiş-duymamış genç kuşak da bu emsalsiz müzisyeni keşfetmeye bu albüm ile başlayabilir. Bu keşif tamamen kendi menfaatleri için: “Bir elli yıl, bir yüz yıl sonra dünya hala (keyfince, layıkınca) yaşanacak bir yer olsun!” diyenler için daha doğrusu. Oraya bakıyor, bununla ilgileniyor, derken parça parça oluyor ve ardımıza bakmaktan korkar bir hale geliyoruz. Akbayram ve şarkıları, her bir parçamızı dikkatle yerine oturtma, parçalanmamızı (ya da kayıp gitmemizi) durdurma gücüne gerçekten sahip! Siz karar verin ve kendinizi onun kollarına bırakın yeter ki…

Ah sevgili Edip Akbayram, hakkınızı hiçbir zaman ödeyemedik, bundan sonra da zor öderiz.

 

BULURSANIZ KAÇIRMAYIN

(Başta “Kükredi Çimenler” olmak üzere) Edip Akbayram’ın her 45’lik ve LP’si

Ve her CD’si

Yani aslında, Akbayram’ın o insanın içine işleyen sesiyle söylediği her, her, her şey


SAKIN YAKLAŞMAYIN

(Anadolu pop değil Anadolu Tiyatrocu) Murat Göğebakan

(Anadolu pop değil Anadolu Parodici) Kıraç

Ve yukardaki iki ismin yaptıklarından cesaret alarak piyasaya yekten dalmış, (Anadolu değil, Almanya da değil, Ortadoğu ve Balkanlar’ın en yurtseven ama en müzik bilmezleri) Yurtseven Kardeşler

 

KEŞKE OLSA

Edip Akbayram’ın bugüne kadar yaptığı her şeyin içinde olacağı bir box-set

Bir ‘Altın Mikrofon’ DVD’si

 

KEŞKE OLMASA

Böyle ‘tiyatro’, böyle ‘parodi’, böyle “Almanya Acı Vatan” tezahürleri

 

NAİM DİLMENER / RADİKAL

 

[email protected]



Diğer Yazılar